İŞKUR Gençlik Programı Kapsamında “Bağımlılıkla Mücadele” Eğitimi Gerçekleştirildi

Bağımlılıkla ilgili farkındalığı artırmak ve öğrencilerimizi bu halk sağlığı sorununun biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri hakkında bilgilendirmek amacıyla düzenlenen “Bağımlılıkla Mücadele” eğitimi, 11 Aralık 2025 Perşembe günü Merkezi Derslik Binası Kırmızı Salon’da düzenlendi.

Bağımlılıkla Mücadele Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen ve öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği farkındalık eğitimi, Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve üniversitemizin Bağımlılıkla Mücadele Koordinatörü Dr. Vicdan Mutlu’nun sunumuyla gerçekleştirildi.

Bağımlılığın türleri, gelişim mekanizması ve mücadele yöntemlerinin detaylıca ele alındığı eğitimde bağımlılığın tek bir nedene bağlanamayacağı ve biyolojik, çevresel ve psikolojik faktörlerin birleşiminden kaynaklandığı vurgulandı. Özellikle genetik yatkınlık ve beyindeki nörokimyasal dengesizliklerin biyolojik riskler arasında yer aldığı belirtilirken, çevresel faktörlerin, yani maddenin toplumda kabul görmesi ve ulaşılabilirliğinin bağımlılığa yönelmedeki en önemli sebeplerden biri olduğu aktarıldı. Psikolojik olarak ise depresyon, anksiyete bozuklukları ve stresle başa çıkma güçlüğünün bağımlılığa yatkınlığı artırdığı açıklandı.

Dr. Mutlu, bağımlılığın merak veya dışlanmamak gibi nedenlerle önce deneme süreciyle başladığını, ardından ara sıra sosyal çevrede tekrarlanarak devam ettiğini ve yavaş yavaş kontrol kaybıyla tam bağımlılığa dönüştüğünü açıkladı. Bağımlılık yapan maddelerin en önemli etki mekanizmasının, beynin ödül merkezinden dopamin salgılatması olduğu ve bunun haz ve mutluluk hissi yarattığı belirtildi. Ancak sürekli kullanımla beyin yapısının değişmeye başladığı, nikotinik reseptör sayısının arttığı ve aynı miktarda dopamin salgılatmak için kişinin daha fazla madde kullanmak zorunda kaldığı, böylece toleransın geliştiği ifade edildi. Bu sürecin, beyinde kalıcı yapısal hasara yol açarak karar verme ve dürtü kontrolü merkezlerini zayıflattığı belirtildi.

Tüm bağımlılıklar için geçerli olan bir kısır döngüden bahsedilerek, başlangıçta “bir kereden bir şey olmaz” ve “ben bağımlı olmam” savunmalarıyla devam eden sürecin, sağlık sorunları veya tepkilerle karşılaşılması üzerine “bırakmak zorundayım” kararına dönüştüğü, ancak tedaviyle bırakma girişimlerinin üçte ikisinin başarısız olduğu aktarıldı. Tedavideki temel yaklaşımın, bağımlı olunan maddeden kesinlikle uzak durmak, yani sıfıra indirmek olduğu, yoksunluk belirtileri için mutlaka bir sağlık profesyonelinden yardım alınması gerektiği vurgulandı. Özellikle yoğun alkol ve uyuşturucu bağımlılığında yoksunluk belirtileriyle başa çıkmanın zorluğu nedeniyle yatarak tedavinin gerekli olduğu belirtildi. Psikoterapilerin, ilaç tedavilerinin ve özellikle nüksü engellemek için uzun vadeli takibin hayati öneme sahip olduğu anlatıldı. Son olarak Dr. Vildan Mutlu; güçlü aile desteğinin, spor, müzik, resim gibi hobilerin ve sosyal etkileşimin, sağlıklı yollarla dopamin salgısını artırarak bağımlılıklardan uzaklaşmaya yardımcı olduğunu ifade etti.

Düzenlenen eğitim sayesinde bağımlılık, gelişim süreci ve beynin ödül sisteminde meydana gelen kalıcı yapısal değişiklikler hakkında bilinçlenen öğrencilerimiz, özellikle sigara bağımlılığının bir hastalık olduğunu ve hobilerle uğraşmanın stresle başa çıkma konusunda etkili olduğunu öğrendi. Ayrıca, tedavi süreçlerinde kesinlikle maddeden uzak durmanın ve nüks riskine karşı uzun vadeli takibin hayati önemi vurgulandı.