İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülfettin Çelik başkanlığındaki akademik ve idari heyet, 19–26 Ağustos 2025 tarihleri arasında, kadim bilim ve medeniyet merkezlerinden biri olan Özbekistan’a kapsamlı bir bilim, tarih ve kültür gezisi gerçekleştirdi. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Mezun ve Mensuplar Derneği (İMÜDER) iş birliğiyle düzenlenen ve Hive, Buhara, Semerkand ile Taşkent şehirlerini kapsayan program, Türkistan coğrafyasının tarihsel, akademik ve teknolojik mirasını yerinde inceleme imkânı sundu.
Özbekistan; matematik, astronomi, tıp, edebiyat ve din bilimleri gibi birçok alanda insanlığa katkı sunmuş Ahmed el-Biruni, Ali Şir Nevai, İmam Buhari, Uluğ Bey, Muhammed Harizmi, İmam Maturidi, Kaşgarlı Mahmud, Ali Kuşçu gibi öncü isimlerin yetiştiği topraklar olmasıyla, bilim tarihi açısından büyük bir önem taşımaktadır.
Tarihî Hive şehri, gezinin ilk durağı oldu. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan İçan Kala bölgesi, zengin mimarisi ve eğitim yapılarıyla dikkat çekti. Heyet; Muhammed Emin Han Medresesi, Kalta Minar Minaresi, Köhne Ark Sarayı ve İslam Hoca Medresesi gibi yapıları ziyaret ederek bölgenin eğitim ve bilim geçmişini yerinde gözlemledi. Hive, aynı zamanda algoritma biliminin kurucusu kabul edilen Muhammed el-Harezmi’nin doğduğu yer olması açısından da önem arz etmektedir. Ziyaretler sırasında, dönemin bilimsel üretimini destekleyen kütüphane düzenleri, eğitim teknolojileri ve bilgi aktarım yöntemleri de yerinde incelendi.
Ardından Buhara’ya geçen heyet, İpek Yolu’nun kavşak noktalarından biri olarak tarih boyunca sadece ticaretin değil, aynı zamanda bilginin ve düşüncenin de aktığı önemli bir merkez olan kentteki eğitim kurumlarını ve kütüphaneleri inceledi. Medreselerde yapılan gözlemler, bölgenin tarih boyunca nasıl bir akademik cazibe merkezi olduğunu ortaya koydu. Şehirde yer alan yapılarda kullanılan yapısal ve işlevsel teknolojiler – özellikle eğitim alanında kullanılan yazı gereçleri, kitap çoğaltma teknikleri ve mimarideki mühendislik çözümleri – dikkat çeken unsurlar arasında yer aldı. Bununla birlikte, şehrin zengin kültürel dokusu içinde yer alan ve Yedi Pirler olarak bilinen önemli düşünce ve tasavvuf önderlerinin kabirleri de ziyaret edildi. Bu ziyaretler aracılığıyla İslam düşüncesiyle şekillenen eğitim yapılarının sosyal yaşamdaki yansımaları ve bölge halkının zihinsel-kültürel gelişimine olan etkileri daha yakından değerlendirildi.
Semerkand, gezinin en dikkat çekici duraklarından biri oldu. Gur-i Emir Türbesi, Registan Meydanı ve Bibi Hanım Camii gibi yapılar incelendi. Özellikle Uluğ Bey Medresesi ve Rasathanesi, Orta Çağ İslam dünyasında astronomi ve matematik alanında ulaşılan yüksek seviyeyi yansıtması bakımından heyet üyelerinin büyük ilgisini çekti. Rasathane, bilimsel gözlem araçlarının tarihsel gelişimini ve veri toplama yöntemlerini gösteren yapısıyla bilim tarihi açısından önemli bir durak oldu. Heyet, burada dönemin ileri seviye gözlem teknolojileri ile hesaplama yöntemlerinin bilimsel üretime nasıl yön verdiğini yerinde gözlemledi. Aynı zamanda Ali Kuşçu’nun katkılarıyla şekillenen bu merkez, o dönemin bilimsel birikiminin simgesi olarak değerlendirildi.
Gezinin son durağı başkent Taşkent’te ise heyet, hem modern hem tarihî yapıları bir arada gözlemleme fırsatı buldu. Emir Timur Müzesi, Ulusal Kütüphane ve Bağımsızlık Meydanı’nda yapılan incelemelerle ülkenin çağdaş bilimsel ve kültürel gelişimine dair bilgi edinildi. Özellikle Ulusal Kütüphane’deki dijital katalog sistemleri, arşivleme teknikleri ve bilgiye erişim altyapısı gibi modern teknolojik uygulamalar dikkat çekti. Muyi Mübarek Medresesi’nde sergilenen ve Hazreti Osman dönemine ait olduğu düşünülen Mushaf-ı Osman, ziyaretin dikkat çeken akademik yönlerinden biri oldu. Ayrıca, İmam Maturidi ve Hace Ubeydullah-ı Ahrar türbeleri gibi önemli şahsiyetlerin ziyaretleri, bilimsel mirasın dinî düşünceyle kesiştiği noktaları ortaya koydu.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi ile İMÜDER iş birliğiyle gerçekleştirilen bu gezi; bilim, eğitim, kültür ve medeniyet alanlarında zengin bir perspektif sundu. Katılımcılar; sadece tarihî yapıların değil, aynı zamanda bu yapıların şekillendirdiği akademik ve teknolojik mirasın da izini sürerek, bölgenin çok katmanlı bir bilgi ve kültür kaynağı olduğunu yerinde tecrübe etti.

		




























